Dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgını, TL’nin döviz kuru karşısındaki yüksek değer kaybı ve bunlara bağlı olarak artan maliyet girdileri nedeniyle inşaat sektörü derin bir uçurumun eşiğinde. Diğer bir temel sorun da alt yüklenicilerin yaşadığı olumsuzluklar. İnşaat firmalarına iş yapan alt yükleniciler Ana firmaların durdurduğu projeler nedeniyle batmış durumda. Yanan teminat mektupları, batan kredilerin, yazılan çeklerin rakamı anormal düzeylerde.
Konuyla ilgili bir açıklama yapan, hükümete ve TBMM’ye çağrıda bulunan inşaat mühendisi Cemal Doğan, “Salgınlar, yaşanan ekonomik sıkıntılar, artan döviz kuru, maliyet artışları, alt yüklenici teminatları ve çek yasası gibi sebepler nedeniyle sektör oldukça sıkıntılı günlerden geçiyor. Oluşan mali tabloda konut üreticilerini büyük bir kaos bekliyor. Müteahhitler ve inşaat taşeronları iflasın eşiğinde. TBMM’nin acil önlem yasaları çıkarması gerekiyor” dedi.
İnşaat maliyetleri % 145 oranında arttı
İnşaat sektörü ülke ekonomisinde lokomotif sektörlerin başında geliyor. Çünkü inşaat sektörü, 250’ye yakın alt sektörle bağı olan, para hareketlerinin hızlı dönüş sağlandığı, sonuca en kısa sürede giden sektördür. Pandemi’nin ham madde ve mamul üretimine olumsuz etkisi, küresel krizlerin, siyasi çatışmaların, karşılıklı protestoların oluştuğu bu ortamda ürün teminindeki zorlukların maliyete etkisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ekonomide bu kadar etkin bir noktaya oturmuş olan sektör maalesef inşaat maliyetlerindeki yüksek artış nedeniyle sıkıntılı günler yaşıyor.
Döviz kurundaki artış sektörü zora soktu
Bu 250 alt sektörünün ham maddesi ağırlıklı olarak Avrupa ülkelerinden gelen ithal ürünlerden oluşuyor. İthal ürün maliyeti dövizle direk ilintili. Hal böyle olunca dövizin artışı maalesef ülkemizde ilk başta inşaat sektörünü etkiliyor. İnşaat sektörünü ciddi anlamda krize sokuyor. Döviz kurlarını hızlı yükselişi ve TL’nin değer kaybı konut sektöründe, hem maliyeti hem de satışları etkileyen en önemli sorun. Buna bir de uluslararası alanda yaşadığımız iletişim ve ilişki krizleri de eklenince sektör iyice sıkıntıya giriyor.
Sektörde büyük kriz kapıda
Ülke ekonomisinin lokomotifi olan sektörümüz, demir, beton ve çimento fiyatları başta olmak üzere tüm inşaat malzemelerinde yaşanan olağanüstü fiyat artışları, enflasyon ve faiz değerleri, dövizde yaşanan kur artışları nedeniyle neredeyse durma noktasına geldi. Tabi ki tek sorun ekonomik de değil. Pandemi nedeniyle birçok inşaat malzemelerinde ciddi tedarik sorunu yaşanıyor. Sektörde neredeyse karaborsa oluşmak üzere.
Kendimiz kandırmayalım, önlem şart
Bu nedenle şunun uyarısını yapmak istiyorum. 250’den fazla ürün kaleminin kullanıldığı inşaat sektörünün içinde bulunduğu yasal, ekonomik ve sosyolojik etmenler doğru bir şekilde ele alınmazsa sektörde daha büyük sıkıntılar kaçınılmazdır. Türk Lirası’nın döviz karşısında erimesi sonucu Avrupa ve diğer bölge ülkeleri inşaat malzemelerini ülkemizden alıp yurtdışına çıkartıyorlar. Cumhurbaşkanı’nın ihracat patlaması dediği olay maalesef gerçekte budur. Bundan dolayı da üretim iç piyasaya cevap veremiyor ve maliyetler artıyor.
Konut fiyatları iki kat arttı
TÜİK’in açıkladığı verileri hepimiz yakından takip ediyoruz. İnşaat maliyet endeksi, 2021 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre %4,41, bir önceki yılın aynı ayına göre %39,56 artmış durumda. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi %49,45, işçilik endeksi %19,97 artmış durumda. İnşaat sektöründe kullandığımız bazı kalemlerde artış yüzde 145’i buldu. Bu maliyet artışları doğal olarak konut satış fiyatlarına yansıyor.
Artan maliyet girdileri, ham madde temin sorunu, döviz, enflasyon ve yüksek faiz maliyetleri gibi nedenlerle daralan sektörde doğal olarak konut fiyatlarının da aşırı yükselmesine sebebiyet veriyor. 600 – 700 bin TL’ye satılan bir daire neredeyse iki katından fazla bir fiyatla en az 1,5 milyon TL’ye satılır oldu.
Sektör yabancı alıcıyla ayakta kalamaz
Ülkemiz bugün neredeyse elli yıl geriye dönmüş durumda. Vatandaş konut alabilmek için 25 – 30 yıl çalışmak zorunda. Sorun sadece kredi faizi de değil. Vatandaşın konut almaya verecek peşinatı dahi yok artık. Yerli alıcı sayısında ki bu ciddi düşüş sektörü daha sıkıntılı hale sokuyor. Yabancı alıcıyla ayakta kalmak mümkün değil.
Süreçten en çok alt yükleniciler etkileniyor
Zaten düşük kar oranlarıyla çalışan alt yüklenicilerin ana firmadan kaynaklı alacakları ve ana firmaya verdikleri teminatlar ciddi bir şekilde ele alınmalı. Ana firmadan kaynaklanan nedenlerle sıkıntıya düşen alt yükleniciler için çözüm alanları geliştirilmeli. Alt yükleniciler çoğu zaman hak edişleri ya zamanında ya da hiç alamıyorlar. Teminat mektupları yakılıyor. Teminat mektupları karşılığında bankalara verilen mülkleri yok pahasına satılıyor.
Acil yasal düzenleme yapılmalı
Buradan Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve TBMM’nin tüm üyelerine çağrı yapıyorum. TBMM’nin acil bir yasayla alt yüklenicilerinin teminat mektuplarının kolayca yakılmasının önüne geçilmeli. Bunun önüne geçecek yasalar çıkmalı. Ayrıca teminat mektupları yakılan firmaların mal varlıklarının bankalar tarafından yok fiyata satılamaması için önlem alınmalı. Bu olursa hem bu kadar çok inşaat firması batmaz, hem de rekor seviyede çekler yazılıp binlerce icra davaları da adliyelerde raflarda beklemez. Sektör rahat bir nefes alır. Üretim maliyetleri ve risklerindeki olumsuzluklar ortadan kalktığında Türk vatandaşların alım gücüne etki edecek bir rahatlama oluşur.
Yorumlar